Pek çok nedeni var
Ritim bozukluğu, kalp damar hastalıklarına yol açan tıpkı etkenler nedeniyle gelişiyor. Kalp damar hastalığı olan şahıslarda daha fazla oranda kalp ritim bozukluğu görülüyor. Kalp hastalığı için rastgele bir risk faktörü varsa, kimi durumlarda ritim bozukluğu direkt tetiklenebiliyor. Ritim bozukluğunun en yaygın sebeplerinin başında ise diyabet, hipertansiyon, fazla alkol ve kafein kullanımı, viral hastalıklar, grip, Covid-19 enfeksiyonu, genetik etkenler, uyku apnesi, sigara, kalp damar hastalığı yahut geçirilmiş kalp krizi, yapısal kalp hastalığı, hipertiroidi ve obezite geliyor. Altta yatan neden kalp yahut diyabet üzere sistemik hastalıksa bu durumda felç yahut ani vefat riski yükseliyor.
Bu belirtilerle sinyal veriyor!
Göğüste süratli yahut yavaş kalp atımı hissetmek, göğüs ağrısı, nefes almada zorluk, yorgunluk, baş dönmesi, terleme, bayılma yahut bayılacakmış üzere hissetmek ritim bozukluğunun belirtilerini oluşturuyor. Fakat kalpte ritim bozukluğunun bazen hiç sinyal vermediğine işaret eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, sistemli olmayan ritim bozukluklarının kimi vakit doktor muayenesinde tesadüfen fark edilebildiğini söylüyor.
Ritim bozukluğu ölümcül olabilir
Her ritim bozukluğu önemli bir sorun manasına gelmiyor. Zararsız kalp aritmileri, kardiyoloji uzmanının muayene ve tetkikleriyle takip altına alınabiliyor. Hayatı tehdit edici semptomlara yol açabilen aritmi hakkında ikazda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, “Eğer göğüs ağrısı, nefes darlığı ya da bayılma belirtileri varsa, acil servise başvurulması yaşamsal değere sahiptir. Önemli ritim bozukluğu ve acil olan ‘ventriküler fibrilasyon’ olarak isimlendirdiğimiz durumdur. Bu ritim bozukluğu kan basıncında dramatik düşüşe neden olabilir. Kişi saniyeler içinde yere düşebilir, nefes alması ve kalp atışı durabilir. Bu tablo ani kalp vefatının en sık sebebidir. Bu durumda 112 aranmalı ve olay yerinde temel ömür dayanağı eğitimi alan bir kişi varsa direkt hastaya kalp masajına başlamalıdır” diyor.
Hatalı alışkanlıklara dikkat!
Ritim bozukluğunda hastaların birinci olarak hipertansiyon yahut diyabet tanısı varsa bunların tedavisine harfiyen uymaları gerekiyor. Çünkü, istikrarsız seyreden kan şekeri ve tansiyon durumunda kalp damar hastalığı, kalp yetmezliği ve beraberinde kalpte ritim bozukluğu riski artıyor. Fazla kafeinin de aritmiyi tetiklediğine işaret eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, şunları söylüyor: “Kahvenin büsbütün kesilmesi gerektiği toplumda hakikat bilinen yanlışlardandır. Günde 2-3 bardak kahve içmenin ritim bozukluğuyla münasebeti saptanamamıştır. Lakin kalpte ritim bozukluğu yahut kalp damar hastalığı olan hastalarda kafeinin fazlası ritim bozukluğunu tetikleyebilmektedir. Güç içeceği, sigara, elektronik sigara ve fazla alkol kullanımından da kesinlikle kaçınılmalıdır. Alkolü azaltmakla ritim bozukluğu ve kalp yetmezliği de önlenebilmektedir.”
Kaliteli uyku ve spor çok önemli!
Uyku alışkanlıkları da ritim bozukluğunu etkileyen faktörlerden. Gece kesintisiz 8 saat uyumanın kıymetine değinen Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, “Gece uykusu bölünmeden, sirkadyen ritmi bozulmadan, uykuya dalışta zorlanmadan uyuyabilen şahıslarda tüm kalp hastalıkları daha az sıklıkta görülmektedir” diyor. Bunun yanı sıra obezite ve hareketsizlik ritim bozukluğunu arttırdığı için hastalara spor yapmaları tavsiye ediliyor. Çok az sayıdaki hastaya ise spor ve fizikî aktivitenin yasaklandığına değinen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, “Ek kronik hastalıkları olan ve ritim bozukluğu riski yüksek bedellendirilen hastalar tetikleyici faktörlerden uzak durmalıdırlar. Bu hastalara spor ve ağır aktivitelerden, ani gerilim ve büyük kederden kaçınmalarını, temiz görülse de aritmiyi tetikleyebilen, örneğin birtakım grip ilaçlarını kullanmamalarını önermekteyiz” diye konuşuyor.
İlk basamak ilaç tedavisi
Ritim bozukluğu tedavisinde kalp atım sayısının dakika başına 60-100 olacak formda düzenlenmesi amaçlanıyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nur Kamer Kaya İnalkaç, birinci olarak ilaç tedavisinin tercih edildiğini belirterek, “İlaç tedavisi kâfi olmazsa ileri girişimsel metotlar ve kalp piline muhtaçlık duyulabilmektedir” bilgisini veriyor.